Seans


17 Ağustos 2011 Çarşamba

Kriz Öncü Göstergelerinin Belirlenmesi


Finansal krizlerle ilgili iki tür göstergeden söz edilebilmektedir. Bunlar; ülke koşullarında yatırım riskinin arttığını gösteren ve bu nedenle finansal bir krizin doğacağı konusundaki beklentileri besleyen öncü göstergeler ile yaşanan kriz boyutu hakkında bilgi veren temel göstergeler olmaktadır.
Mevcut teori ve modeller, krizin nedenlerini tam olarak açıklamada yetersiz kalsa da, potansiyel bir krizin olası belirtilerinin ne olduğunu göstermeye yararlar. Bu belirtiler, ekonomik rahatsızlığın göstergelerinin saptanmasının yapı taşlarıdır. Dolaysıyla krizlerin gerçekleşmeden önce kontrol edilebilmesini sağlayacak bir erken uyarı sistemi oluşturmaya yönelik çalışmalarda, çoğu ortak nokta olmak üzere pek çok öncü gösterge belirlenmiştir. Bunların oluşturulmasında makro ve mikro değişkenlerin birlikte analiz edilebildiği temel iki yaklaşım kullanılmaktadır:
Sinyal yaklaşımı: Bu modellerde, çeşitli göstergelerin, normal zamanlardaki seyri ile kriz dönemleri içindeki seyri arasındaki fark karşılaştırılır.
Kalitatif Tepki Modelleri: Regresyon tekinleri kullanılarak oluşturulur. Probit ve Logit modeller en çok kullanılan yöntemlerdir.( Yay, 2001, .1244)
Finansal krizlerin doğacağına dair öncü göstergelerin başında; reel kurun aşırı değerlenmesi, M2 para arzının uluslar arası rezervlere olan oranında ve/veya cari açıkların milli gelire(GSMH’ya) oranında aşırı yükselmeler gelmektedir. Gelişen ülkeler genelde sabit döviz kuru politikası uyguladıklarından, yerli paranın reel olarak belirli bir düzeyin üzerinde değer kazanması kriz beklentilerinde önemli bir faktördür. Ulusal paranın bir içerisinde en azından %10 değer kazanması, spekülatörler için ekonominin fazla “ısındığı”nın bir göstergesi olmaktadır. Kriz beklentisinde dikkate alınan diğer bir gösterge M2 para arzının uluslar arası rezervlere olan oranıdır. Bu değerin yüksek olması, kendi kendini besleyen krizlerin ortaya çıkma olasılığını artırmaktadır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder