Seans


17 Ağustos 2011 Çarşamba

Para Krizleri


Finansal krizler 20. yüzyıl içerisinde son yıllara kadar çok önemli görülmemiştir. Eski tarihçiler daha çok bankacılık ya da hükümetlerin borçlarını ödeyememesinden kaynaklanan borç krizlerini kaydetmektedir. Dolayısıyla, finansal krizlerin önemli unsurlarından birisi olan para krizleri yüzyılın son çeyreğine kadar çok sık rastlanan bir olay değildir. Bunun sebebi dünya savaşlarından önce paranın bağlandığı bir altın standardının olması ve savaşlardan sonra bu standardın biraz değiştirilerek indirek biçimde bir altın standardına çevrilmiş olması nedeniyle paranın mobilitesinin kısıtlanmış olmasıdır. 1970’lerde Bretton Woods adı verilen bu sistemin kırılması ile birlikte bir belirsizlik durumu ortaya çıkmıştır. Bu belirsizlik menşesini adını Frankel’in (1999) koyduğu mümkün olmayan üçlüden (impossible trinity) almıştır. Bunlar: döviz kuru istikrarı, para bağımsızlığı ve finansal piyasaların entegrasyonudur.
Yeni rejime geçişte önemli bir neden makroekonomik politikalarda bağımsızlık sağlanacağı ümidi olmuştur. Oysa bu rejim makroekonomik açıdan ülkeleri birbirine bağımlı hale getirmiştir. Yeni sistemde ülkeler dış şoklara karşı daha hassas konumda bulunmamaktadırlar. Bu tür şoklar nominal döviz kurlarında önemli dalgalanmalara neden olmuş, reel ticaret hadlerini değiştirmiş ve rekabet dengelerini etkilemiştir. Bütün bu gelişmeler, döviz kuruna piyasa payı kapma aracı olması fonksiyonunu yüklemiş ve bir rekabet parametresi haline gelmesine neden olmuştur. Özellikle finansal pazar entegrasyonu sürecinde ekonomileri daha önce liberal bir yapıya sahip olmayan ülkeler ekonomilerini liberalleştirirken bu sürece dahil olmada ciddi problemler yaşamışlardır. Para krizleri adı verilen durum aslında ülkelerin finansal bütünleşme sürecine uyum sağlama probleminden ibaret olmuştur. Son dönemlerde uluslararası finans piyasası çeşitli sayıda para krizleri yaşamıştır. Dünya üzerindeki çeşitli ülkeler çeşitli zamanlarda krizlerle karşılaşmış ya da krizlerin baskısını hissetmiştir. 1976 yılında Meksika, 1980’lerin başında ve ortasında Arjantin, Brezilya, Meksika ve Peru, 1980’lerde Sili ve Arjantin, 1992 yılında Avrupa döviz kuru krizi, 1995 Meksika krizi ve 1997 yılında başlayıp Asya’nın büyük bir bölümüne yayılan Güneydoğu Asya krizi bu gruba içerisindedir.
Para krizlerinin en önemli özelliği yayılma mekanizmasının ortaya çıkarttığı yıkıcı etkidir. Bu etki son Güneydoğu Asya krizinde kendini bariz biçimde ortaya çıkarmıştır. Krizin önce sadece bir ülkede ortaya çıkmış, bölge ekonomilerinin yapılarının birbirine benzer olması ve ticari bağlantılarının yüksekliği nedeniyle Güneydoğu Asya’nın önemli bir kısmında yıkıcı etkilere neden olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder